BİR İZİN KOPARMA MESELESİ DAHA

Spora siyaset karıştırmayan ve sporun her branşında okullaşmadan kulüpleşmeye herkesin özgürce spor yapma imkanının yaratıldığı bir spor örgütlenmemiz var Allahtan.

Sadece sporun mu, insanlığın en samimi ve içten duygusu olan inanç duygusunun da hiçbir dünya işlerine entegre edilmediği bir dinsel hoşgörü anlayışımızla barış içinde ve kardeşçesine bir hayat sürüyoruz.

6 yaşından 66 yaşına kadar spor yaparak sağlık bulan, sporun her branşında seyirci değil sporcu olmayı başarmış milyonlardan da söz edebiliriz elbette. Özellikle üniversitelerin Beden Eğitimi ve Spor bölümlerinden mezun olmuş binlerce antrenör ve eğitmenin de sosyal yaşamın ve yerel yönetimlerin her kademesinde görev aldığı, işsizliğin ve sporsuzluğun haritalardan silindiği bir Türkiye. Elbette okulların birinci sınıflarından itibaren sporla buluşmuş milyon gençlerimiz, tesislere boğulmuş illerimiz ve zevkle spor yapan insan motifleri…

Sporu ve sosyal hayatı örgütleyen, siyasayı belirleyen ve ülke idaresini elinde bulunduranların yetmeyip Olimpiyatlara da aday olduğu demokratik bir ülkenin spor yapılanması sanırsınız ki bu yazının girizgahındaki gibi güllük gülistanlıktır!…

İnsanlar temel yaşamsal sorunlarını çözmüş, sıra daha adını dahi bilmediğimiz branşların uygulamaya koyulduğu oyunlara talip olunmaya gelmiştir.

Madalya ve kupalarla gurur duyulma, ulusal hezeyanlarımızın adrenalinin tavan yapacağı nice sporcuları vitrine çıkarma fırsatı da bulunmuştur Allahın izniyle.

Sanırsınız ki Olimpiyat madalyalarını gururumuzla buluşturmaya ramak kalmıştır.

…da tek eksiğimiz dünyanın en büyük ve masraflı organizasyonu olan Olimpiyatlara sıra gelmiştir.

Nerdeeee!….

Sıra olimpiyatları ülkemize almaya gelmişken;

Son bir yılda ciddi bir madalya sayısına ulaşmış ve yaklaşık sayısı 30’lara bulmuş atletlerin doping skandallarıyla çalkalanması başka bir ülkenin sınırlarında yaşandı.

Halterden milli sporumuz güreşe kadar çamura batmış ve sadece kazanma güdüsünün genel geçer olduğu bir spor anlayışı sanki Afrika’nın sorunu.

Futboldaki en tavan takımlar şike skandallarıyla çalkalanırken Avrupa arenasında da rezilliğin dik alasını sıradan bir mahalle takımı yaşadı ve hala hiç kimse bir istifa onurunu dahi sergilemedi.

Tüm bunlar çözüldü de, statlardaki tezahürat sansürüne sıra geldi ve GEZİ’nin ruhu bu mevcut sporumuzu idare edenlerin ruhsal duyarlılıklarındaki sinir uçlarını öyle rahatsız etti ki, tribünlere de çeki düzen verildi.

Böylece herkes paket düşünce kalıplarıyla yaşamını dizayn edecek, yönetenlerin çıkarı yönünde değer yargılarını meşru sayacak, onların duymak istedikleri seslerle inceden bir bakış fırlatacağız şu yaşanamıyası dünyaya…

Ülkemiz olimpiyatları alsın da…

Suriye’de din kardeşleriyle bir savaşın aktörü olsun da…

Tek kale maça dönüşen barış süreci şikeci hakemlerle yine koca bir halkı uyku tulumunda tutmayı sürdürsün de…

De, de, de…

En çok ilahi adaletten, en çok hayırlısıyla olurlardan, hayırlı Cumalardan ve kandil kutlamalarından  konuşulan mistik bir ülkede giderek her şey daha da zıvanadan çıksın, bizler için daha da hayırsız bir hayat normları önümüze konsun ve daha da bizler üzerinden beslenen ağzı salyalı can emiciler sırtımızdaki kamburu büyütsün….

Olsun…

2020 olimpiyatları hele bi bize gelsin de…

Her şey iyi olur Allahın izniyle…