REKLAMI GEÇ

DEVRE ARASI DEVLET

DEVRE ARASI DEVLET

Futbol taraftarlığının ürküten bir güce dönüşebileceğinin en güçlü kanıtı oldu GEZİ Direnişi. Hala tribünlerde iktidara karşı bir tepki dili geliştiren gruplar özellikle 34. Dakikada ortak dille her yeri Taksim yapıyor, Tomalarla alay ediyor. Toplumsal olgulara dolaysız katılım sergileyen bu futbol taraftarlığının 80 sonrası pasifizmi ilk kez bu denli güçlü bir karşıçıkışla kırılıyor. Rakip takım seyircilerinin bir arada tempo tuttuğu bu direniş şarkısı örgütlü bir…

/ DENİZLİSPORHABER / 20 Kasım 2013 Çarşamba, 10:36

Futbol taraftarlığının ürküten bir güce dönüşebileceğinin en güçlü kanıtı oldu GEZİ Direnişi.

Hala tribünlerde iktidara karşı bir tepki dili geliştiren gruplar özellikle 34. Dakikada ortak dille her yeri Taksim yapıyor, Tomalarla alay ediyor.

Toplumsal olgulara dolaysız katılım sergileyen bu futbol taraftarlığının 80 sonrası pasifizmi ilk kez bu denli güçlü bir karşıçıkışla kırılıyor.

Rakip takım seyircilerinin bir arada tempo tuttuğu bu direniş şarkısı örgütlü bir tutumla biçimlendikçe iktidarın tedirginliğini de artırıyor.

Aidiyet duygusunu toplumsal taleplerle birleştiren bu örgütlü güç, polis şiddetiyle açığa çıkan bu toplu karşıçıkış hareketine nicedir zaten antrenmanlıydı.

Hemen her hafta müsabakalarda polis sevgisiyle yetişen bu örgütlü taraftar grupları özellikle Çarşı grubu öznelinde orijinal bir kültür yaratarak bugüne damgasını vurmuş durumda.

Özellikle Van depreminden çevre felaketlerine, eğitime muhtaç çocuklardan yardım toplama çalışmalarına, sosyal konulara karşı gösterdikleri kadirşinas tepki yönetenlerin keyfini oldukça kaçırmış durumda.

Öyle ki Beşiktaş-Galatasaray karşılaşmasındaki sahaya işgal ve ÇARŞI’ya adeta sabotaj içeren eylem, bir taraftarlılık eylemi olamaz. Örgütlü ve kurgulandırılmış bir eylem biçimi olarak sahneye konan bu oyun Gezi’ye olan tutkusu nedeniyle Çarşı’ya karşı işletilmiş trajikomik ve örneklerinin en vasat bir oyunuydu.

Futbolu ekonomisinin ve politikasının arka bahçesi olarak gören kıravatlı soyguncular, bünyesinde açığa çıkan bu duyarlılıklardan elbet hiç hoşnut olamamıştı.

İnsan kalan ve insan kalmak için önemli bir çaba göstermek durumunda kalan bu futbol emekçileri ellerindeki son aidiyetlerini de kaybetmekle karşı karşıyalar.

Tribünlerde yeniden cezaevi koşullarına mahkum bırakılacak olan seyirlik futbolun tribün temsilcileri, oyunun daha da dışında kalırken diledikleri sloganlarla kendini ifade etme olanaklarını da yitiriyorlar.

Bu gruplar bugün aralarındaki husumeti ve polisten engelleri ortadan kaldırıp bir arada maç seyretme ve ortak sloganlarla haykırma projeleri üzerinde dururken birden bire yine erkin demokles kılıcıyla hizaya sokulmaya maruz kalmışlardır.

Yeniden polisi sahaya getirecek ve tel örgülerle insandan insana mesafe koyularak ilk kez birbiriyle birleşme olanağını keşfeden bu grupların arasına kalın duvarlar örmeye koyuluyorlar.

Yani Futbol ve seyirci arasına yine devlet giriyor.

Yine futbol denilen büyülü ayinle insan insana rakip ediliyor, kılıç kınından çıkarılıp kardeş kardeşe düşmanlaştırılıyor.

Bu yemi yutmaya daha ne kadar sürdüreceğiz?…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..