FUTBOLUN KİRLİ ÇAMAŞIRLARI

Gündem geçen hafta Fenerbahçe olağanüstü kongresiyle meşgul oldu.

Futbolun tarafları ile taraftarları, rant ve aidiyet duygularını sömürme telaşı içerisinde yine futbolun sanayisinden nemalandılar, reklamından paylandılar ve gündemin baş köşesini tuttular.

Futbolun tarafları neyse de taraftarlarının durumu trajik bu cümbüşte.

Açık açık Fenerbahçe çatısı altında yer alan futbolun tarafları, ortadaki pastayı kapmak için ağzı salyalarla her türlü kirli çamaşırları ortalık yere sererken  kazanacak oldukları önemli bir rant olduğu gerçeği olaya anlam katıyor olabilir kuşkusuz.

Bu rantı elde etmek, bir iktidar alanı yaratmak ve sermayeden payına düşenle yedi sülale hatırı sayılır bir hayat sürmek önemli bir uğraş biçimi olsa gerek.

Ama ya aidiyet duygularıyla birbirine ve kulübüne bağlı taraftarların, batağa saplanmış futbolun içinde debelenen ve ordan dahi bir iktidar alanı yaratıp yönetimiyle söz sahibi olmaya çalışanların bu kör döğüşüne olan ilgi ve sadakatine ne demeli?

Demek ki futbol gerçekten bir değer üretiyor ve bu ürettiği değer üzerinden canlı-kanlı parapolitikalarıyla koca bir dünya idare edilebiliyor.

Konu minvalinde sadece Fenerbahçe’den söz ettiğimizi çıkarsamayın ey okur.

Dediğim, popüler ve endüstri futbolunun yarattığı ekonomik değer ve nerdeyse hemen her kulüp taraftarlığı düzeyinde ortaya çıkarılmış durumda olan kirlilik.

Savunulacak hangi değeri kaldı ki futbolumuzun?

Siyasa, göbeğine çadır kurmuşken!

İktidar yanlısı aday ile Cumhuriyet yanlısı mevcut aday arasında estirilen bir seçim kirliliğinden başka ne vardı ortada. Teşvik, şike, Yargıtay dosyaları, hakaret, saygısızlık, hoşgörüsüzlük egemen bir futbol ortamında gelişen seçim süreci, kullanılan üslup ve dil, tam bir “Kasımpaşalı” edasında cereyan etti.

Sahalara politikanın bütün kirli bağlamları bulaştırılmış, futbolla kendine alan yaratmaya çalışanların egosuyla daha da bataklığa sürüklenen bir spor ortamında mevcut sürece katkılar gün geçmiyor ki devam ediyor.

Işık arıyorsunuz, güneşe bakıyorsunuz, yok…

Futbol, neredeyse hepimizin kirli çamaşırı.

Çim sahaların altına süpürülmüş temel sorunlar sentetik bir futbol ortamıyla kutsanarak sorunlar yumağını biriktirerek ilerliyor.

Bu cenahta aydınlığa giden bir şey yok dostlar.

Tarafların ve taraftarların bir arada olduğu gemide bataklığa doğru kara bir yolculuk yapılıyor.

Biz ve bizim gibi futbolun kenarında, usuldan içinde olanlarsa, bu gemiyle birlikte batmaya koşuyoruz.

Sessiz ve tarafsız kaldığımız müddetçe de bu kirlenmeye, yozlaşmaya ve kabalaşmaya daha da katkı koyarak…

SPORDA ŞİDDET PANELİ

Denizli Kent Konseyi Gençlik Meclisi gündemden düşmeyen bir konuda, Üniversitemizde bir panel gerçekleştirdi. Sporda Şiddet konusunu gündemine alan meclis önemli konukları ilimize toplamış. Katılımcılar Lale Orta, Osman Göde, Kerem Öncel ve Psikolog Nalan Kalkan Oğuzhanoğlu.

Önemli ve anlamlı bir konu. Ancak Denizli futbolunun önemli unsurları yok. Belki duyuru eksikliği, belki bu tür panellerin yararsız olduğu duygusu. Ben de paneli üyesi ve yöneticisi olduğum TÜFAD sayesinde duydum. Üyelerimize de mesajla duyurduk. Ama ne bir spor köşeyazarı olarak, ne medya kuruluşu olarak ve ne de bir kulüp antrenörü olarak bu panelden haberimiz vardı.

Umarız bu tür güzellikler etkili duyurulur ve ulaşımı kolay yerlerde yapılır ve değerli katılımcıları dinleme olanağını tüm spor bileşenleriyle birlikte buluruz.