REKLAMI GEÇ

SOKAKLAR SICAK BREZİLYA ŞAMPİYON

SOKAKLAR SICAK BREZİLYA ŞAMPİYON

      Sao Paulo’da sadece 12 Haziran’da başlayacak olan futbol heyecanı yok. 190 milyon nüfusuyla ve gelişmekte olan ekonomik yapısıyla yoksulluğun atbaşı ilerlediği bir ülkede toplumsal hareketler de oldukça sıcak. Futbolun bir aşk ve tutkuyla yaşandığı ve sınıf atlama hayallerinin bu psikolojik ortamla şekillendiği uluslarda ateşli ve ruhlu yıldızlar da her zaman çıkmıştır. Ama bu ateşli ruh sadece yeşil sahalarda değil, sokaklarda da…

/ DENİZLİSPORHABER / 3 Haziran 2014 Salı, 09:34

 

Sao Paulo’da sadece 12 Haziran’da başlayacak olan futbol heyecanı yok. 190 milyon nüfusuyla ve gelişmekte olan ekonomik yapısıyla yoksulluğun atbaşı ilerlediği bir ülkede toplumsal hareketler de oldukça sıcak. Futbolun bir aşk ve tutkuyla yaşandığı ve sınıf atlama hayallerinin bu psikolojik ortamla şekillendiği uluslarda ateşli ve ruhlu yıldızlar da her zaman çıkmıştır. Ama bu ateşli ruh sadece yeşil sahalarda değil, sokaklarda da boy gösterecektir.

Avrupa kültürü ve onun sistemli mekaniğiyle biçimlenen disiplin ve sistem futbolunun aksine geri kalmış ve üçüncü dünya ülkeleri diye adlandırabileceğimiz, Afrika ülkeleri, Latin Amerika ülkeleri ve kısmen de bizim ülkemizde futbol biraz da duygularla oynanır.

Baskın bir hayalgücü ve sosyal statü edinme biçimi olarak futbolun mantık ve duygu içerikli çelişkisi bu oyunun karakterini de belirler. 1950 dünya kupası finalinde Uruguay’a 2-1 yenilen Brezilya kupayı kaptırırken ülkenin değişik yerlerinde bine yakın taraftar intihar etmişti. Futbolun yarattığı bu sadakat ve aidiyet duygusunu gözardı etmemek lazım sanırım.

Bir Avrupa seyircisi gibi bu oyunu bir futbol eğlencesi olarak algılayıp tüm gelişmelerine karşı sağduyu geliştirmek biraz da Avrupalılık kültürünün doğası olsa gerek. Fanatizm kulüp taraftarlığı ölçeğinde her ülkede görülse de akıl, bilim ve mantık çerçevesinde sistemini oluşturmuş ülkeler seyirlik kültürü açısından da ortak akli değerler üretebiliyor. Futbolun diline bile yansır bu durum. Maçı anlatan spiker çılgınca çığlık atarken tüm duygu salınımlarını hunharca açığa çıkarabilir. Duygu-yoğun futbol kültünün yan etkileri. Kendinden geçen, çığlıklar atan, ağlamak istiyorum diye tüm hislerini ekrandan kusan bir spiker toplumunun tüm psişik saplantılarını da temsil etmektedir. Duygularını hakim olamamak… Belki de futbol bunun için büyülü, karmaşık, heyecanlı ve gizemli bir oyun, kim bilir.

Elbette ekonomik ve sosyal yaşam standartları toplumların davranış ve yaşam süreçlerinde direk etken bir olgu. Ama futbol da fena halde bir ülkenin ekonomisine, kültürüne, antropolojisine benzer. 200 bine yaklaşan nüfusuyla Brezilya’da beş kişiden biri yoksulluk sınırında yaşıyor. 2014 dünya kupası da bu ülkeye yaklaşık 14 milyar dolara mal olacak. Bazı maçların bilet fiyatı 300 dolara bulurken bu fiyat hatırı sayılır bir değer . Doğal olarak da protesto sesleri giderek çoğalıyor Brezilya’da. Sağlık, eğitim ve gıda gibi temel yaşam alanlarında yaşanmakta olan yoksulluğa karşın futbola yapılan bu yatırımlar yoksul halkların tepkisini de çekmekte. 2016 Olimpiyatlarının da burada yapılacağı düşünüldüğünde endüstriyel spor yatırımlarının kimlerin ekmeğine yağ sürdüğünü ve hangi ulusları hedef aldığını kolayca görebiliriz. Hızla artan nüfus ve gelişmekte olan yaftalı uluslar ensesi kalınların iştahını kabartıyor. Ve futbol tam da buralarda kutsal bir sadakatle değer kazanıyor.

Peki maç bitip akşam evin yolunu tuttuğunuzda? Sosyal statünüz size acı vermeye ve kazanılmış olsa da bir maçın anatomisi sizin bedeninizi acıtmaya başlar. İşte bu ideolojik futbolu yutarken hemen her ülkede biraz da hazım sorunu çekeriz farkında olmadan. Zira bu yıl dünyanın en büyük organizasyonunu 300 kişi eksik izleyeceğiz.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..