DENİZLİSPOR KLASİĞİ
29 Eylül 2015 Salı
Bu hafta yine bir Denizlispor klasiği yaşadık. Görünen o ki, biz öne geçtiğimiz hiç bir maçtan galip ayrılamayacağız. Son 2-3 sezonun istatistiklerine bakarsak bunu daha net görmüş oluruz.. Öne geçtiğimiz maçların birçoğunu ya kaybettik, ya da maçı beraberliğe sevinir bir halde bitirdik. Bu hafta da onlardan biri oldu. Galiba bunun hoca veya oyuncu ile de alakası yok. Çünkü geçmiş sezonlarda birçok değişik hoca ve değişik futbolcular görev yaptı bu takımda ama biz bu kaderi hep yaşadık. Demek ki Denizlispor taraftarı olarak kaderimizde bunlar var.
Giresunspor maçına bakacak olursak, rakip maça beklediğimden daha kötü başladı. Vedat Muriç’in golünün sayılmaması ve hakemin o dakikalarda belki doğru karar vermiş olmasına rağmen Giresunluların aleyhine karar vermesi rakibin sinirlerinin gerilmesine sebep oldu. Tam bu sırada golümüzün gelmesi ise her şeyin bizim istediğimiz gibi gitmesini sağladı. Hatta o dakikalarda rakip on kişi bile kalabilir ve biz ikinci golü de bulabilirdik ama olmadı.
Bizim takımın en büyük sorunu pas hatası yapması. Takımda özgüven olmadığından ayağımızda ki topu rakibe veriyoruz. Bir çok atağımız yanlış pas yüzünden başlamadan bitiyor. Yine bu maçta üç tane kontra atağımız yanlış pas tercihi veya pas hatası yüzünden kaçtı. Yoksa maçın sonucu çok farklı olabilirdi ve ilk yarıyı 3-0 bitirebilirdik.
İkinci yarıya rakip oyuncu değişiklikleriyle çıkarken bizim takım aynı 11 ile devam etti. Çünkü kulübede maçı çevirecek veya maçı tutacak oyuncumuz yok ki. Belki bir cihan vardı. Onun da sağı solu belli olmuyor. Bazı maçlarda yıldız gibi oynuyor, bazı maçlarda sahada yok. Rakibin kulübeden gelen yabancıları maçı kurtardı. Aslında bu maçtan bir puan almak kötü değildi, fakat 1-0 öne geçip de üç tane de kontra yakaladığımız ve kazanabileceğimiz bir maçtan beraberlik almak bizleri üzdü.
Bizim takımın dikkat çeken klasiklerinden biri de ilkleri yaşatmak. Geçmişte bunun bir çok örneklerini sayabiliriz. İlk galibiyetlerini bizden alan takımlar, ilk gollerini bize atan oyuncular çoktur bu liglerde. Bu maçta da bunlardan birini yaşadık. Rakibin ikinci yarı oyuna giren yabancıları kupa maçı hariç hiç bir maçta yoklar. Adamlar ilk defa bizim maçta sahaya çıkıyorlar ,biri müthiş oynuyor, diğeri iki gol atarak yıldızlaşıyor.Bakalım önümüzde ki hafta oynayacağımız Ş.Urfa maçında ne gibi ilkler yaşayacağız.
Ş.Urfaspor maçı gerek bizim için, gerekse rakip için çok önemli bir maç olacak. Çünkü direk rakibimiz. Buradan galip gelmek çok önemli ama yenemeyecek isek de en az beraberlik getirmemiz gereken bir maç. İki takımında istatistikleri birbirine çok yakın. Bu hafta Bolu’ya farklı yenilmeleri bizim maçın önemini kat ve kat artırdı. Bizim maçı kazanarak taraftarından özür dilemek isteyeceklerdir. Sanırım bu maçta Şaban’ın sakatlığı geçecek ve sahada ki yerini alacak gibi gözüküyor. Göztepe ve Giresun maçlarında sahaya forvetsiz çıktık. Sağ kanat oyuncumuz Leandrinho’yu forvet oynatmak zorunda kaldık. Oda ne kadar yetenekli bir oyuncu olduğunu bize gösterdi. Diğer Brezilyalımız Leozinho da her geçen hafta daha iyi oynamaya başladı. Bu haftaki iki golün pası da ondan geldi.
Bu hafta ki sevindirici olaylardan bir tanesi de dört yabancı oyuncumuzu sahada görmemizdi. Demek ki şehre ve takım arkadaşlarına alışmaya başladılar. İnancımız ve beklentimiz o ki, önümüzde ki haftalarda tümünden faydalandığımız da bu takım daha başarılı olacaktır.
Yorum Yaz
recep niyaz ve şevki çınar niye oynatılmıyor.