REKLAMI GEÇ

BUNUN ADI APTALLIK

21 Nisan 2015 Salı

 

 

Bu tablodaki tek suçlu taraftar… Bir de taraftar yardakçısı medya… (!)

 

***

 

Bunun adı şanssızlık filan değil. Düpedüz aptallık.

 

İlk yarıdaki Şanlıurfa maçına kadar iyisin… Herkesin fark attığı Ordu deplasmanında kırmızı kart görüp 10 kişi kalıyorsun, öne geçtiğin maçı veriyorsun…

Evinde iddiasız Gaziantep Bşb.’yi yenemiyorsun üstüne kötü bir Manisa’ya kaybediyorsun…

Adana Demir’e 3 atıyor ama kaybediyorsun, Buca deplasmanında iki gol atıyor ama kaybediyorsun…

Ki bu Buca’nın kıpırdayacak hali yok. Evinde Alanya’ya kaybediyorsun. Kazanıp ateşe atacağın Adanaspor’a kaybediyorsun. Elazığ maçını söylemiyorum bile…

 

***

 

Umut diye tekrarlayanların planı ne söyleyeyim. Manisa maçına kadar rakip hiç puan almayacak, sen de Orduspor maçını kazanıp puan farkını 2’ye indireceksin.  Denizli’deki maç final maçı olacak.

Bu sırada Buca da puan filan almayacak.

 

***

 

Bu planın sakat tarafı durumun tamamen senin alacağın puanlara bağlı olmaması… Sen kazanırken aynı zamanda Manisa ve Buca da puan kaybedecek. Hem de her maçta… Ölme eşeğim ölme…

 

Böyle plan mı olur?

 

***

 

Umuttan bahsedeceksen adam gibi bahsedeceksin… Adanaspor ve Antalyaspor maçlarının bazı bölümlerinde Elazığspor maçının ise ikinci yarısının hemen tamamında iyi futbol oynadın. Geride 6 maç var. İyi oynayıp hepsini kazanacaksın. Plan dediğin böyle olur…

 

Hıı… Bu duruma kim inanır? Bilmem.

 

***

 

Nasıl bu hale geldik?

Asıl sorulması gereken soru bu..

Tüm bunlardan tek başına Hasan Kıbrıslıoğlu’nu sorumlu tutmak kolaycılığa kaçmak olur. Hatası var mıdır, vardır. Ortada yanlış giden bir şeyler varsa sorumluluğun en azından bir kısmını ona yüklemek kadar doğal bir sonuç olamaz… Bu ‘ama’lı bir yüklenme olmalıdır.

 

Şöyle ki;

Her yıl şampiyonluğa oynayan Denizlispor nasıl olur da küme düşme hattına gelmiştir.

Dalga geçiyorum değil mi? Her yıl şampiyonluk…

Tabii ki öyle değil. Düştüğümüz sezonun ilk yarısından sonra asla zirveye oynayamayan, hatta play-off’u bile zorlayamayan bir Denizlispor…

 

Süper Lig’den düşme süreci de aynen böyle değil miydi…

Zaten geri kalan sezonlarda düşmeme mücadelesi vermiş bir takım. O dönemden bu döneme bir satır ilerleme kaydedememiş…

 

Siyaset ‘her şeyi çok iyi bildiğinden’ bu işe de burnunu soktuğundan bu yana süratli bir düşüş yaşanıyor… Bunun baş sorumlusu Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci. Başından bu yana sürecin mutlak içinde olan kişi oydu. Hali hazırda Akil Adamlar organizasyonu da onun ürünüdür.

 

Denizlispor’u çok düşünüyor olsaydı, iyi giden dönemlerde başkanları görevden alıp başkan atamazdı. Tabii ki yerel yönetimlerin de bunda suçu var. Desteklerini süründürecek kadar verip, ne ölmesine ne rahatlamasına olanak tanımazken, kaynaklarını başka şekillerde ve yerlerde kullanmayı tercih etmiştir.

 

Nihayetinde gelinen noktada 1966 yılında özverilerle kurulan bir kulüp camiasını kaybetmiştir. Doğası ile iradesini kaybetmiştir.

 

Büyük güç büyük sorumluluklar gerektirse de bizimkiler sorumsuzluklarını zamana yayma başarısı bile göstermişlerdir.

 

**

 

Görev alan yönetimler, başkanlar çok mu doğru tercihlerdi… Bu günden geriye dönüp baktığınızda bu sorunun yanıtı zaten ortaya çıkıyor. Kimilerine çok kimilerine az fırsat verilmiş olabilir.

Kongrede kendi iradesi ile göreve gelemeyen, taşeron işçi kıtaların bindirmeleri ile seçilen başkan ve yönetimler doğası ile bağımsız hareket etme şansına sahip olmuyor.

 

Kamuoyuna hesap verme alışkanlığı kimsede olmadığından insanlar diledikleri gibi at koşturuyorlar. Doğası ile ortaya bu tablo çıkıyor.

 

Yöneticiler kulübün popülerliğinden faydalanıyor, belki özel işlerini görüyor, egolarını tatmin ediyor ama kalıcı hizmetler üretmeye sıra geldiğinde kafaları o kadar da iyi çalışmıyor.

 

Bunun yanı sıra iradesizlik her aşamada kendini gösteriyor. Takıma transferi gerçekleşmediği halde yarım trilyon lira (eski parayla) alan futbolcu hem de bir dakika bile sahaya çıkmadan tekrar transfer edilebiliyor.

Kulübü haczedip rezil edenler, küfürleşerek ayrılanlar, ayrıldıktan sonra yeşil siyahlı renkleri tüm ülkeye rezil etmek için adeta lobi faaliyeti içine girenlere yeniden görev verilebiliyor.

 

Mesela başkanlar kendi seçtikleri personele özel mukavele imzalayabiliyor, onlara astronomik ücretler ödeyebiliyor. Oysa sefalet yüzünden kulübü terk etmek zorunda kalan emekçilerin hala alacakları içeride dururken…

Söylenti o ki bazı yöneticiler alacaklarını faizi ile isteyebiliyor.

 

Kimileri koca kulübü bilmem nereden yönetiyor, kimileri ailece yönetiyor, kimileri hiç yönetemiyor… Kimi yöneticiler şehrin bürokratları ile dirsek teması içine girebilmek adına kulübü kullanıyor, kimileri çiftlik gibi görüyor, kimileri hem yönetici olup hem de kulüple ticaret yapmakta sakınca görmüyor…

 

Fedakarlık zamanı geldiğinde hepsi ortadan toz olup gidiyorlar…

Düşünün, üst üste kongreler yapılıyor ama başkan bile bulamıyorsunuz…

 

Herkes beleş yöneticilik peşinde.

 

***

 

Tüm bu olup bitenlere seyirci kalan ilgisiz bir kent ahalisi… Takım düşmüş mü, kalmış mı kimsenin umurunda bile değil artık…

 

***

Şimdi ilk satırdaki yazıya gelince…

Gerçekte görünen o ki, taraftarlar ile kent medyası sık sık bu hususta kavga ediyor, fikir çatışması içine giriyor olsa da galiba bu süreçte en masum kesim bu ikisi… Kabak her ne kadar taraftar ve basının üzerine kalsa da bu tabloda eseri olmayanlar onlar gibi…

 

***

 

Futbolcuları hiç anlatmıyorum bile… Sadık oldukları tek renk paranın rengi.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..
 

Volkan   -  Bağlantı 21 Nisan 2015, 20:11

DENİZLİSPORumuzu bu hale getirenler apaçık ortada.DENİZLİ halkında birazcık da olsa DENİZLİSPORa sevgi varsa 7 Haziranda sandığa gittiğinde DENİZLİSPORu düşünsün,oyunu ona göre kullansın ve cezayı kessin.DENİZLİ halkını çantada keklik görmesinler…

Fikret Kocaman   -  Bağlantı 21 Nisan 2015, 16:31

Sevgili kardeşim kalemine sağlık bir çok basın mensubunun yazamadıklarını çok güzel değerlendirerek konunun önemine değer vermişsin.Bu takımın kurtuluşu Denizlili eski topçuların yönetimde görev alması ve madden rahat genç bir başkan ve prof lardır.

vatandaş m   -  Bağlantı 21 Nisan 2015, 15:26

Kaleminize sağlık, çok güzel yazmışsınız…