REKLAMI GEÇ

HURMA MESELESİ

11 Aralık 2017 Pazartesi

Hani şu milletin dilinden düşmeyen, adeta atasözü gibi nesilden nesile giden “Yediğin hurmalar…” meselesi var ya. Denizlispor’un başına gelen durum tam da öyle..

 

Dimov’un parasını ödemediler. Böyle iyi bir futbolcunun ihtiyaç olduğu halde takımdan gitmesine müsaade ettiler. İhtarlarına aldırış etmediler. Kimin yönetimde olduğunun hiçbir önemi yok. Mevcut yönetimdeki isimlerin çoğu da o dönemde görevdeydi. Mesele bu tür işleri kulübün alışkanlık haline getirmiş olmasıydı.

 

Neticede adamın parası da ödenmek zorunda kaldı. Üstelik iki dönem transfer yasağı aldı kulüp. Oysa ki sonraki süreçte yapılan ödemelerin yanında Dimov’un alacağı devede kulaktı.

 

Geçen sezon diğer takımlar devre arasında transfer yaparken biz seyrettik. Sezonun son haftasında belki rahattık ama oraya gelene kadar ne büyük endişeler yaşandı hatırlayın…

 

Hele ki Şanlıurfaspor maçını ve öncesini asla unutmayın!

 

***

 

Sonra yeni sezon geldi çattı. Transferi açamıyorsunuz. Eski futbolcularla anlaşmak zorunda kaldınız. E haliyle ücretleri arttı tabi… O dönemde beni süperligden istiyorlar filan diyenler vardı.

 

Aslı astarı olmadığını biliyoruz elbette ama adam yönetimin karşısına anlaşmak için çıktığında bu kozları kullandı. El mecbur anlaşılacak.

 

Moritz ile anlaşılmak istenmemişti. Anıl ile yola devam edilmek isteniyordu. Futbolcu çok para isteyince anlaşma olmadı. O da Manisaspor ile anlaştı. Transfer kapanırken her ne olduysa Yusuf Şimşek’in talebi ile yeniden anlaşıldı. İyi de yapılmış. Keşke baştan anlaşılsaydı da bu Moritz takımda kalmasaydı.

 

Bu güne kadar hep kozlar futbolcuların elindeydi. Artık değil. Diledikleri gibi davranıyorlardı. Artık davaranamazlar.

 

***

 

Yusuf Şimşek hocalığında her zaman futbolcu penceresinden bakmaya daha eğilimli. Zaten dönem dönem bunun meyvelerini almayı da iyi biliyor. Kariyerli bir futbolculuk yaşantısının avantajlarına sahip olduğu gibi, futbolcu merkezli fakat kendi kontrolündeki düzeni özellikle sıkıntıların yaşandığı, ödemelerin yapılmadığı, krizlerin oluştuğu dönemlerde olağanüstü sonuçlar almasını sağlıyor.

 

Fakat Reha Erginer daha farklı bir antrenör tipi. Tüm kontrolleri elinde istiyor ki haklı. Disiplin konusunda ilkeleri var. Kırmızı çizgilerinin dışına çıkılmasını istemiyor.

 

Doğası ile birilerinin diledikleri gibi at koşturmalarına biraz çomak sokmuş olabilir.

 

***

 

Takım artık biraz daha güçlü. Daha fazla ayakta kalıyor. Daha önemlisi sorunu görüyor ama elinde müdahale edecek silah yok. Elindekilerle durumu kurtarmaya çalışıyor. Bazen işe yarıyor, bazen yaramıyor.

 

Denizli Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Osman Nuri Boyacı dünkü maçta, hem de daha ikinci yarının başında şu ifadeyi kullandı: “Bu takımın adam gibi bir golcüsü olsa şimdi çoktan play-off hattındaydık”… Haksız değil.

 

Yasin Ozan resmen dökülüyor. Başlangıçta formsuzluğu sorgulanıyordu ama artık futbolculuğu da masaya yatırılmaya başlandı. O denli kötü.

 

Takımda eksik çok. Çok bölgeye takviye yapılacağı belli. Bazı isimlerin takımdan gönderileceği kesin. Ben Moritz’in devre arasında dakika tutulmayacağını düşünüyorum. Yönetimin defansa iki, forvete iki, her iki beke birer, sol açık ve orta sahaya birer oyuncu almayı planlandığını duyuyorum.

 

***

 

Haklılar elbette. Sankoh’un durumunu düşünün. Arıza yapacak en son adam olarak aklımıza gelir ama takımdan gönderilerek kurtulunabildi.

İdmanlarda çatır çatır top oynuyor, maç günü gelince sakatım diye yalan söylüyor. Kulüp doktoru seferber oluyor tekkik inceleme filan ortada sakatlık yok. Belli ki gitmek istiyor, yol veriliyor.

 

Moritz her zaman takımı 10 kişi oynatıyor. Bir iki hareket yapacak diye binlerce insan adamın ağzının içine bakıyor, şapkadan tavşan çıkarmasını bekliyoruz ama o kavga – küfür şov yapıyor.

 

Zaten bana sorarsanız takımda kalitesi yüksek 5-6 adam var. Diğerleri bu ligin bile futbolcusu değil. Sezon başında para pazarlığı yapanların devre arasında gidecek takım bulacaklarından emin değilim. Ancak alt ligde takım bulabilirler.

 

***

 

Ama dikkat çekmek istediğim bir başka konu var… Bizim gençlerimiz neden bu kadar kötü…

Genç bir futbolcunun oynayabilmesi için tüm koşullar hazırken onlar hazır değil… Sakatlıklar, kart cezaları, formsuzluklar… Formayı ben alayım diyen gençler ortada yok.

Neden hazır değiller? Ne zamanı bekliyorlar. Takım takviye yaptıktan sonra 25 kişilik kadroda olabileceklerini sanıyorlarsa yanılıyorlar. A Takım’la çalışamazlar bile…Şimdi değilse ne zaman…

 

***

 

Onun için Samsunspor maçında hocaya, takıma filan kızmayın.

Hoca maç sonunda aynı kadro ile iki maç üst üste yapamıyorum diye yakınıyor ama tam kadro olsa da bu takım ligin en kötü iki takımından biri kabul etmek lazım. Topladığı puanlar en azından böyle söylüyor.

 

Kenara baktığında eksiğini giderecek bir oyuncu yok. Her şeye rağmen ayakta kalıp oyunu taşıyan oyuncular var.

 

Anıl’ı iyi ki almışız. Yusuf hocanın büyük hizmeti olmuş. Bu maçta Barış ve Berkan’ı çok beğendim. Bir tık üzerine çıkmalarının nedeni bulunmalı ki, daha iyisini yapabilsinler.

 

Ama gol konusu çok önemli. Ben inanıyorum ki sezon başından bu yana genç Tarık oynasaydı en azından bir iki gol atabilirdi. Belli ki eksiklik kendisinde. Bu koşullarda forma bulamıyorsa bir daha asla bulamaz. Çok çalışmak zorunda.

 

İşin iyi tarafı çok sayıda transfer istese de ana hatları ile bu ligi rahatlıkla taşıyabilecek bir kadro.  Ve daha iyisi sorunlarını süratle çözen, ödemelerini gerçekleştiren bir yönetim var. Kadro meselesi transfer yasağı ile kilitlenmiş olmasa bu konuda da çok daha iyisini yapabileceklerdi.

 

Koşullar ne olursa olsun, kalan maçlarda hangi skorlar alınırsa alınsın bence hocaya destek verilmeli. Denizlispor ligin ikinci yarısında kümeden düşecek takım olmadığını gösterecektir.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..
 

mehmet   -  Bağlantı 11 Aralık 2017, 12:50

Ziya,Kappel,Barış,Anıl,Burak,Cenk,Asil bunlar kalsın. Diğerleri go home!