REKLAMI GEÇ

Coach içini döktü

Coach içini döktü

Sinpaş Denizli Basket’in coachu Hakan Yavuz, Denizli macerası hakkında detaylı bir röportaj verdi.

Haber Merkezi / DENİZLİSPORHABER / 1 Şubat 2016 Pazartesi, 09:17

Sinpaş Denizli Basket’in emektarlarından Serhat Demir, kulübün resmi sitesi için coach Hakan Yavuz ile uzun bir söyleşi gerçekleştirdi. Deneyimli çalıştırıcı Denizli macerasına ilişkin tüm bilinmeyenleri bu söyleşide anlattı. İşte o söyleşi:

Hakan Yavuz: Yenildiğimiz gün bile bizi destekleyen bizim taraftarımızdır. Biz seyirci değil kötü oynadığımız gün bizi destekleyen bir taraftar grubu istiyoruz.

Coach özgeçmişinizden başlayalım.

1960 İstanbul doğumluyum. Her genç gibi bende sokakta futbolla spor hayatına başladım. Daha sonra büyüyüp uzayınca o zamanlarda yeni gelişen bir spor dalı olduğu içinde basketbola merak saldım. İstanbul’da çeşitli kulüplerde basketbol oynadım. Anadolu Hisarı Spor Akademi’sine girdiğim 19-20’li yaşlarımda oraya gelen üst seviye basketbolcuları gördükten sonra iyi bir basketbol oyuncusu olamayacağımı anladım ve basketbol oyunculuğunu arka plana atıp basketbol antrenörü olmaya karar verdim. Okulu bitirdikten sonra Efes Pilsen minik takım antrenörü olarak Efes Pilsen’in en dibinden 1982 Aralık ayında antrenörlüğe başladım. Efes Pilsen’de sekiz sene alt yapı antrenörlüğü ve çok şey öğrendiğim Aydın Örs’ün yardımcılığını yaparak daha sonra içimde olan A takım çalıştırma arzusu beni Galatasaray ile buluşturdu. Galatasaray A takımında asistan coachluk ile başlayıp iki sene sonra Galatasaray’da 31 yaşındayken A takım antrenörü oldum. O günden bu yana yaklaşık 25 yıldır da birçok kulüpte A takım antrenörlüğü yaptım. Toparlarsak 33 yıldır sadece basketbol antrenörlüğü yapan, son 3 yıldır da Federasyon Eğitim Kurulu’nda, Marmara Üniversite’sinde de buraya gelmeden önce haftada bir ‘’basketbol antrenörlük’’derslerine girerek işin eğitim kısmına da katkıda bulunan bir profesyonelim.

Sezon başında Sinpaş Denizli Basket’in teklifini duyduğunuzda ne hissettiniz? Yakın zamanda Denizli’de çalışma arzunuz var mıydı?

Geçmiş iki sezondur Denizli Basket’in yatırım yapması, şehirdeki yönetici ve taraftar profili ve buradaki medeni ortam tabii ki bir coachun kafasında ‘’evet ben orada çalışabilirim’’ diye geçmişte de düşündüğüm oldu. Fakat geçen sezon bitiminde biz çekildik dediklerinde çok üzülmüştüm ki o zaman ben Sakarya BŞB. ile görüşüyordum. Daha sonra çeşitli nedenlerle Sakarya olmayınca, Denizli’de devam kararı alıp bana teklif getirince Derya ve Burç Beylerle oturup konuştuk ve bir saat içinde anlaştık.

Yönetim size olan güvenini her fırsatta dile getiriyor. Bu sizi saha içi ve dışı duruşunuzu pozitif anlamda etkiliyor mu?

Böyle bir şeyin hissedilmesi bile bir coach için çok önemli. Tabii ki bizim işte güven çok önemli, ben nasıl oyuncaya güvenip sahada ona yetki verip oynatıyorsam, coach olarak da yönetimden alınan bu destek benim saha içinde rahat olmamı sağlıyor. Bu da bir coach için çok önemlidir.  Türkiye’de basketbolu yöneten diğer yöneticilerin de Türk coachlarına aynı güveni vermelerini dilerim. Ama bu noktada coachlara da çok iş düşüyor. Takım kuruluşundan, maddi-manevi anlamda hem saha içi hem de saha dışı idari ve teknik anlamda öyle bir profil çizip onlar da bize güvendiyse bu benim için mutluluk vericidir. Bunu size hissettirdikleri için onlara ayrıca teşekkür ederim.

 

Daha önceki takımlarınızda İlker, Mehmet, Gökhan ve Burak ile çalışma fırsatınız olmuştu. Bu oyuncuların sezon başında takımınıza seçmenizde etkili oldu mu?

%100 etkili oldu. Tabii bu dört oyuncunun önceki sezonlarda benle oynamış olması, onların sahada ne yapıp yapamayacaklarını bilmem, onların beni tanımaları onları tercih sebebim. Bunlar bu işin yapışkanları yani tribündeki seyircilerimiz belki bu oyuncuların bazılarını sevmeyebilir, beğenmeyebilir veya onlardan çok şey bekleyebilir ama önemli olan benim onlardan ne beklediğim ve verim aldığımdır. Ben bu çocuklarla lige çıktım. Onun içinde bunların sahada ne yapabileceklerini, takımı nasıl bir arada tutabileceklerini, nasıl iyi bir takım olunabileceğini bunlar benim kadar bilen insanlar ve Play-Off  tecrübesini çok yaşamış basketbolcular. Belki çok göz boyayıcı oyunları yok ama bize çok faydalı oluyorlar ve ileride daha da faydalı olacaklar. Türk oyuncu transferi yapmayan ender takımlardan biriyiz. Bununda en önemli nedenlerinden biri de diğer Türk oyuncu kadrosu ve yabancılarla beraber bu dört oyuncunun müthiş bir uyum sağlamaları. Takımımızda bir tane 1995 iki tanede 1996 doğumlu oyuncu olması ve de bunlardan süre alan Utku ve Ozan’ın en gelişme kaydeden oyuncu listesinde olmaları bizim için ayrıca önemli.

Ligin ilk yarısı sona erdi. Siz ilk yarıyı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Lige iddialı başlayan bazı takımların geride kalmasıyla üst tarafta çabuk bir ara açıldı. Geçmiş sezonlarda bu şekilde bir ara açılmamıştı ama bu kapanmayacak bir ara değil yani biraz gevşersen arka arkaya iki-üç mağlubiyet aldığın anda alt taraftakiler sana yetişecektir. Şuanda hafif şekillenmiş gözüküyor ama hiç kimsenin buna güvenmemesi lazım. Takım olarak da biz şuan ki kadromuzla lige çıkmaya çalışacağız. Tofaş’ı deplasmanda az kalsın yeniyorduk demek ki bu şekilde bireysel değil takım olarak galip gelebiliriz. Bunu oyuncularıma da söyledim, Tofaş takımına sorsan bizden Türk oyuncular arasından  ‘’kimi alırsın’’ desen hiçbirini almazlar ama biz onları yeniyorduk. Çünkü biz bir takımız. Tofaş’ta bizden daha iyi bir takım, Tofaş’ı küçümsemiyorum, onların oyuncu kapasitesi ve kadrosunu tartışmıyorum ama o maçı biz kazandık kabul ediyorum. Melikşah Üniv.’de bizi öyle yendi. O günde Melikşah Üniv. bizden daha iyi takımdı. Bizim bu sezon ki ilk devre oynadığımız maçlarda bir tek sürpriz Melikşah Üniv. maçıdır. Kayıp olmaması lazımdı.  En üzüldüğüm maçta Tofaş maçıdır. İkinci devre daha zor olacak, daha sürprizler olacak. Biz sürpriz mağlubiyetlerde alacağız, sürpriz galibiyetler de alacağız.

İlk yarı sonundaki tablo ile sezon başında belirlediğiniz hedefler örtüşüyor mu?

Play-Off’a girelim demiştik. Şuan ilk sekiz içindeyiz, hedefler örtüşüyor ama hiç mağlubiyet almayan Tofaş’ı Bursa’da yenebilecek duruma gelmemiz bizi biraz daha ön plana itti ve iddialı duruma getirdi. Beş mağlubiyetimiz var ama daha az mağlubiyet alabilirdik. Staff olarak amacımız takımı form olarak Play-Off’lara en iyi seviyede sokmak. Birinci ve dördüncü sırada yer alan bazı takımların en büyük hatası Play-Off’larda hep 2. turu düşünerek hareket ediyorlar ve 1. turda çarpılıyorlar. Son yıllarda olan 2. dörtlüdeki takımların lige çıkma oranlarının yüksekliğinin en büyük sebeplerinden biri bu bence. Netice itibarı ile sezon başındaki hedeflerimiz doğrultusunda yolumuza devam ediyoruz.

01022016_coach_ic5

İlk yarı sonunda hakemler hakkında bir değerlendirme yapabilir misiniz?

Merkez Hakem Komitesi sezon başı Denizli’de yapılan Federasyon Kupası maçlarına tamamıyla B ve C klasmanı hakemleri gönderdi ve felaket  maçlar oynandı. Birkaç B hakeminin olduğu maçlar biraz düzgün yönetildi. Hazırlık turnuvasıydı, takımlar üstünde durmadı ve geçiştirildi ama şimdi can alıp can verilen maçlar puan var işin içinde küme düşme potasında olanlar, Play-Off’a girme arzusunda olanlar ve lige çıkma arzusunda olanlar bu üç bölüm takım grubu da hakem kararlarından etkileniyor. En önemlisi hem kazanan hem de kaybeden ikisi de şikâyetçi maçlardan. Hakemlerimizin en büyük eksisi düdüğü kullanarak coachlarla iletişim kurmaya çalışıyorlar. Yaklaşık on beş yıldır antrenmanlarda ben düdük kullanmıyorum. Sesle, bakışla, konuşarak oyuncularımla ve asistanlarımla ilişki kuruyorum çünkü düdük ayrıştırıyor. Tabii ki hakem bir stepsi bir faul kararını düdükle çalacak ama antrenörle iletişimi düdükle sağlayamaz. Benim öyle hakem arkadaşlarım var ki bakışlarla birbirimizi anlıyoruz. Yeni yetişen nesilde bu yok. Yeni yetişen hakemlerde otoriter veya oraya hâkim olduklarını göstermek için tehdit unsurunu çok kullanıyorlar, battıkları nokta da orası. Hakemlerden memnun değilim ama iki de bir hakemlerin maçı kötü yönettiğini dillendirmek istemiyorum, bu sefer oyuncu onun arkasına saklanıyor.

Hilton Armstrong transferi nasıl gerçekleşti?

Tony’nin şanssız sakatlığı belki de bizim şansımız oldu. Tony Easley’in sakatlanıp gitmesi bize Hilton Armstrong’u kazandırdı. Tony’nin sakatlanmayıp bu vasat görüntüsüyle biz Play-Off’lara kıyısından köşesinden girelim derken, Kenny’nin iyi oyunu ve Hilton’un takıma katılmasıyla takımın görüntüsü değişti. Hakiki bir 5 numarayla bende uzun süredir oynamıyordum. Denizli’de son iki yıldır oynamadı. Armstrong’un da etinden de sütünden de saha içinde faydalanmaya çalışıyoruz. Ancak ona yapılan faullerin inanın üçte biri çalınıyor.

01022016_coach_ic4

Yönetim ve siz sürekli açıklamalarınız da ligin normal sezonunun değil Play-Off’ların önemli olduğunu vurguluyorsunuz. Play-Off’lar için ev sahibi olmanın önemi sizce nedir?

Play-Off’ta ev sahibi avantajı sıfırdır. Hiçbir avantajı yoktur. Mesela Melikşah Üniv. bizi evimizde yendi. Bundan önceki sezonlarda da lige baktığımızda hep alttaki takımların lige çıktığını görürsün. Çünkü evinizdeki o bir maçı kaybettiğinizde, oraya gelen seyirci avantajı ters dönmeye başlar. İşte bizim o noktada ‘’taraftar’’ dediğimiz her şartta bizi destekleyen bizim onlara ait olduğumuzu, onların bize bağlılığından hiçbir şüphemizin olmadığı ve ortak çıkarımızın bu takımın başarısı olan bir olgunun oluşması gereklidir. Bu nedenle yönetime teklif ettiğim ve kabul gören ‘’taraftar ile toplantı günleri’’ni organize edeceğiz. Yenildiğimiz gün bile bizi alkışlayan bizim taraftarımızdır ama yendiğimiz gün bile bizi eleştiren seyircimizdir, para verip seyretmeye gelmiştir ve beğenmeyince de eleştiri hakkını kullanıyordur. Haklıdır o zaman beğenmediğin bir gösteriye bir daha gelmezsin olur biter. Benim arzum Karşıyaka veya Banvit tipi bir taraftar grubuna sahip olmaktır. Biz sezon öncesi mücadele gücü yüksek bir takım sözü vermiştik. Her maç o sözümüzü tuttuğumuz için oyuncularıma teşekkür ediyorum. Maçların kazanılıp kaybedilmesinde birçok saha içi ve saha dışı faktör var. Biz her maçtan sonra bunun % kaçı bize aittir diye muhasebe tutarız ve ona göre önlemlerimizi alırız.

01022016_coach_ic3

Sinpaş’ın Denizli Basket organizasyonuna kattığı değerler için neler söylemek istersiniz?

Sinpaş’ın desteğiyle Denizli Basket belli bir noktaya kadar geldi ama daha büyük olması lazım. Burada benim istediğim uzun vadeli bir yapılanma olsun. Lige çıkmak hedef oluyorsa ona göre bütçe kurulsun, hayır alt yapıyla beraber lige çıkalım dersen ona göre orta mesafe, uzun mesafe hedef olur. Bunlar hep proje işleridir. Her sezon bitiminde gelecek sezonun soru işaretleri ile dolu olmaması lazım. Bir iki kişinin sırtında bu iş gitmez. Bütçeler büyüdü, ciddi ve uzun vadeli sponsorluklar sağlıklı yapılardır diye düşünüyorum.

01022016_coach_ic2

Efes ekolünden gelmiş birisiniz. Sizce Efes ekolünün Denizli’de gerçekleşmesi için neler gerekiyor?

Burada bence birçok salon olmasına rağmen tesisleşme yok. Alt yapı diyorsun başka bir yerden alt yapıyla birleşiyorsun o senin alt yapınmış gibi gözüküyor. Altın derme çatma olursa üstün çökmeye mahkûmdur. Profesyonel kadroların burada olması lazım. Sırf basketbol antrenörlüğü ve yöneticiliği yapan insanların istihdam edilmesi gerektiğine inanıyorum. Ben şunu iddia ediyorum Ege bölgesinde buna Antalya’yı da katıyorum bunun içine şöyle Türkiye haritasının güneybatısını daire içine aldığın anda merkez durumda Denizli. Nasıl Banvit İzmir’den oyuncu alıyorsa biz daha yakınız İzmir’e burada müthiş bir alt yapı kurarsın. Hem ilk önce kendi şehrindeki çocuklardan başlayarak onları doğru eğiterek alt yapı kurarsın. Anlaşacağın özel veya devlet okullarıyla bunu güçlendirirsin. Burada Efes modeli değil ama o kadar büyük çapta değil ama Banvit modelini kurabilirsin. Banvit’te öyle değildi ama şimdi Efes’e rakip, Banvit’in modelini de biz kurmuştuk. Ben üç sene Banvit’te çalışırken Mustafa Aksoy ile o alt yapıyı kurduk. Orada antrenör de yetiştirme fırsatı bulmuştuk.

 01022016_coach_ic1

Alt yapı çalışmalarınız var mı? Denizli’de alt yapı için ilerde neler düşünüyorsunuz?

Şuanda 31 Mayıs’a kadar A takımı düşünüyorum ve ona en iyi dereceyi yaptırtmaya çalışıyorum. Alt yapıyla ilgili işin gerçeği geldiğim bu günden bu yana hiçbir şey düşünmedim.  Bir işin başındaysam o iş uzun vadeliyse alt yapıyı düşünürüm ama bir sene A takım için geldiysem alt yapıyı düşünürsem bu sefer A takımdan çalmış olurum. Onun mesaisinden onun konsantrasyonundan çalmış olurum alt yapı başka bir olay zaten. Ben olursam ve burada alt yapı olursa ben o alt yapıya antrenör yetiştiririm, oyuncu yetiştirimini o antrenör yapar. Oraya doğru antrenör bulursun, Türkiye’de doğru antrenör bulunamıyor çünkü doğru antrenör az. Antrenör yetiştirmede de oyuncu yetiştirmede de maalesef bizim eksiklerimiz var.

Son olarak Denizli halkına söylemek istedikleriniz?

Bir kere Denizli halkı dışarıda bize çok yardımcı oluyorlar. Teşekkür ederiz. Denizlili basketbol severler bu takımın onların takımları olduğunu bilsinler. On beş günde bir orayı karnaval, eğlence alanına çevirip, kaybettiğimizde de kazandığımızda da abartmadan oradan mutlu ayrılsınlar. Ailece en ekonomik ve kaliteli bir ortama gelip  zevk alsınlar.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..