REKLAMI GEÇ

KULÜBE BAŞKAN ARAMAYIN!

19 Şubat 2019 Salı

90 DAKİKADA ERİDİLER BİTTİLER
Biraz uzun bir yazı olacak baştan uyarmam lazım. Maç öncesi dünya kadar olay çıkardılar. Ortamı germek için her şeyi yaptılar. Belli ki stadı doldurmak istiyor bu nedenle kendi taraftarlarını olmayan bir husumetle tahrik etmeye çalışıyorlardı. İşe yaradı nitekim. Stat tıka basa doldu.

Eskişehirspor’u takdir etmek lazım. Ligin ilk yarısında yaşadıkları büyük sıkıntıya rağmen kopmadılar. İkinci yarıda transferi açınca inançları daha da arttı iyi işler yapmaya başladılar. Yine de Denizlispor’un rakibi olamazlar.

Taraftar desteği ile maça biraz iyi başladılar ki biz de bunu bekliyorduk. Golü de buldular. Şans dolu bir goldü bana sorarsanız. Çok zorlama bir pozisyondu. Topu getiren de, çeviren de son dokunuşu yapan da zorlama poz isyonlar almıştı. Zaten o golü büyük bir ekip işi büyük bir bilinç içinde yaptıysalar ilerleyen haftalarda hızla tırmanışa geçerek play-off hattını zorlarlar. Yine de vasatın altında bir takım.

Denizlispor 23-24’ncü dakikadan itibaren topu eline almaya başlayıp, ağır ağır önce kalitesini sonra da ağırlığını maça yansıtınca çaresizce topun arkasına geçtiler. Yapacakları bir şey de yoktu açıkçası.

Net söylüyorum imdatlarına hakem yetişti. Stattaki yoğun kalabalıktan çekinen, saha içinde Eskişehirspor oyuncularının gerginlik çıkarma isteğini fark eden hakem, bunu frenlemek istediği her pozisyonda Denizlispor ve Denizlisporlu futbolcuları cezalandırdı.

Buna rağmen maçta ev sahibi 4 Denizlispor ise sadece bir kart gördü. Oysa ki Eskişehir’de hem Recep’e yapılan hem de Ziya’ya yapılan iki hareketin cezası kırmızı olmalıydı.

İkili mücadelelerde tüm kararlarını ev sahibi lehine kullanan hakem isteğine ulaştı, gerginlik çıkarmayacak bir skorla maçtan sıyrıldı.

Bu Denizlispor kaliteli takım. Sabaha kadar oynasalar Eskişehirspor’un Denizlispor’u yenme şansı yoktu, maç da bunu teyit etti.

Bana sorarsanız iki puanı bırakan takım Denizlispor’du. Şunu da iyi anlamak lazım. Biz bir an önce alttaki takımlarla puan farkını açarak şampiyonluğumuzu daha şimdiden ilan etmek istiyoruz ama liglerin ikinci yarıları her zaman zordur.  Deplasmanda alınan puanlar sizin şampiyonluk anahtarınız olabilir. Yeter ki iç sahada bundan sonra puan kaybetmeyin.

 

NEDEN BAŞKAN ARANIYOR?
Dün çok değerli bir abim uyardı: Takım şampiyonluğa giderken neden başkan arayışı içine girilir? diye soruyor. Ve 9 yıl önce elde edilen, buna karşın kullanılamayan şampiyonluk fırsatının bir kez daha elimizden kaçacağından endişe ediyor. Haklı mı? Sonuna kadar…

Haklı olmasının arkasında futbol bilgisinin yattığını da rahatlıkla söyleyebilirim. Denizlispor futbol oynuyor. Hem de iyi oynuyor. İyi bir uyum yakalandı. Hem futbolcu teknik adam ilişkisi hem de yönetim ve camianın onlara katkıları üst seviyede. Tüm takım şehrin desteğini arkasında görüyor, hissediyor. Herkesin, her takımın özlediği istediği bir ortam var.

Biliyoruz ki işler ters gidecekse bu saha içinde başlayacak bir olaydan kaynaklı olmayacak. Aksine tamamen futbol dışı gelişmelerden, saha dışındaki etkenlerden olacaktır. İşte yaşanan endişenin arkasında tam olarak da bu yatıyor.

Nedeni de basit. Denizlispor’a başkan aranıyor. Son iki haftadır şehrin önemli bir kısmı takımı süperligde kimin yöneteceğini tartışıyor. Belli ki; Ali Çetin’i süper ligde kulübü temsil edecek kabiliyette bulmuyorlar. İsimler öne atılıp konuşuluyor. Hal böyle olunca Denizlispor sevdasına sahip herkes ahengin bozulmasından, işlerin tepetaklak olmasından, Denizli’nin geleneksel kırılganlığından endişe ederek bir şampiyonluk fırsatı daha kaçacak diye kahroluyor.

Şimdi başkan tartışmanın sırası mı Allah aşkına… Bunu yapmak şampiyonluk yarışında takımı sabote etmekten başka bir şey değildir. İşin kötüsü ismi geçen kimse de bunun tartışılmasını istemiyor bile… Denizli bu konuda daha sağ duyulu olmalı.

Daha önemlisi tartışmaları seven bizim mahallenin de bu tartışmalara en azından şampiyonluk ilan edilene kadar ara vermesi lazım geldiğine inanıyorum. Size adı geçen başkan adayları(!) hakkındaki son durumu da izah edeyim.

İlk olarak sevgili eski başkanımız Zafer Katrancı’nın ismi geçiyor. Değerli başkan ne zaman Denizlispor ve başkanlık konusu yan yana anılsa akla gelen ilk isimdir. Nedeni basit. Başkanlık dönemindeki vizyonundan, çalışmalarından herkes memnun olduğu için Katrancı’yı bir kez daha kulübün başında görmek istiyor.

Ben kendisine ulaşma imkanını bir türlü bulamadım. Şu sıralar kendi işleri ile yoğun bir şekilde uğraş verdiğini, kendi işine focuslandığını iyi biliyorum.

Böyle bir tartışmanın içinde olmamayı tercih ettiğinden eminim. Hele ki böyle bir atmosferde ortaya kendi isminin atılmasını sağlayıp yeni bir tartışma başlatmayacak kadar Denizlispor’u seven deneyimli bir isimdir.

İkinci isim Mehmet Özsoy… Net bilgidir. Yüzyüze konuştuğum, sık sık görüştüğüm için rahatlıkla söyleyebilirim. Onun da bu tartışmadan memnun olmadığı açık.

Kendi döneminde şampiyonluğa giden takımın nasıl bir manevra ile küme düşmeme mücadelesi verdiğini çok iyi biliyor. Böyle bir zamanda Denizlispor başkanlığını tartışmaya açmak istememiştir. Zaten Denizlispor’a talip olduğunu her zaman söylüyor. Onda hiç bir sıkıntı yok. Bana net söylemi şudur: “Ali Çetin takımı şampiyon yaparsa süperligde takımın başında olmak sonuna kadar hakkıdır. Kimsenin çıkıp ben adayım dememesi gerekir. Şampiyon bir başkana her zaman fırsat verilmelidir. Ancak ve ancak kendi rızası ile göreve devam etmek istemez ise ben aday olmayı düşünürüm. Hak Ali Çetin’in hakkıdır”

E daha ne desin…

Şimdi en son olarak Hasan Kıbrıslıoğlu’nun adı geçti. Bu işlerden bir hayli dayak yemiş bir işadamı olarak Denizlispor’a asla talip olmadığını söyleyebilirim.

Daha geçen hafta uzun uzun konuşup dertleştik. Asla Denizlispor da yeniden görev alma gibi bir düşüncesi yok.

Kendi operasyonlarına yoğunluğunu vermek zorunda olduğunu biliyor. Çünkü maalesef ülkemiz çok da iyi bir süreçten geçmiyor.

Başkanlık meselesini tartışmaya açanlar bir ara Mustafa Üstek’in de yeniden aday olmayı istediğini filan ortaya attı. Onun da düşüncesi yok.
Takım şampiyonluğa giderken böyle başkan meselesi ortaya atmak doğru değil. Hem mevcut yönetime hem de takıma zarar verme olasılığı yüksek. Bu nedenle dikkatli olmakta fayda var. Mevcut yönetime de haksızlık edilmemeli.

Bu tartışmaların ortaya çıkmasında başkan ve ekibinin de payı olabilir. Onlar da yeniden durum değerlendirmesi yapacaktır. Biraz daha dikkatle her şey yenilenip tazelenir.

 

VATAN HAİNİ ALİ RIZA ÇETİNEL(!)
Efendim maç günü Denizlispor’a icra gitmiş. Feryat figan… 75 bin lira alacak için kapıya dayanılmış. Hem de maç günü. Bak sen şu işe… Üstelik takım, yönetim filan herkes Eskişehir’deyken…

Denizlispor Kulübü icranın hemen ardından gazetecilerin kayıtlı olduğu telefon grubundan bir paylaşım yaptı. İcraya verenin eski kaleci Ali Rıza Çetinel olduğunu, toplam 75 bin lira için görüşülüp anlaşıldığını duyurdu.

Açıklamada; maç günü yapılan icra işlemi için ‘manidar’ denildi. Başkan Ali Çetin de açıklama yapmış: “Şampiyonluk yolunda yolumuza taş koymaya çalışanlar kulübe icra gönderiyor” diyor. Altyapıda yetişen bir oyuncunun bunu yapması ise ‘trajik’ bir olaymış.

‘Her türlü engele rağmen bu takım bu sene şampiyon olacak’ diye de bitirmiş başkan açıklamayı.

Ne önemli biliyor musunuz? Açıklamanın başında deniyor ki, ‘oyuncuların, yöneticilerin ve taraftarların Eskişehir’de bulunduğu maç gününde”…

Kulübü taraftar yönetmiyor. Sahada da oynamıyor. Konu ile ne ilgisi var. 21 yaşındaki bir çocuğu binlerce taraftarla karşı karşıya getirmek, alacağını istediği için adeta vatan haini ilan etmek de nedir.

Demek ki taraftar olsa oraya haciz işlemine kimse gelemeyecek. Merak etmeyin biz en çok eski yöneticilerin haciz işlemlerini yazdık gazeteci olarak, altyapıdaki öğrencilerin veya kulüp çalışanlarının değil.

Denizlispor’un altyapısındaki çocuklara ne kadar ücret vermediği herkes tarafından bilinirken… Taaa 2015 Ağustos’unda profesyonel olmuş bir çocuğa, ki bu gençler asgari ücretle tarifelendiriliyorlar parasını ödemeyenlerin hiç suçu yok öyle mi…. Alacağını istediği için Ali Rıza Çetinel mi suçlu…

Böyle bir rezillik olabilir mi… Bu kaleci şu anda boşta. Neden boşta kaldığını bilemiyorum. Siz her yaş grubu akademi takımlarında oynamış bir çocuğun 3. lig kulüplerine bile verilemeyecek kadar kötü bir futbolcu olmasını nasıl sağladınız kulüp olarak onu anlatın önce.

Siz daha kaç tane altyapı futbolcusunun, eski çalışanın kulüpten alacaklı olduğunu açıklayın. Bu arada 75 bin lira olan alacak hukuki gider ve faizlerle birlikte… Ana parası kaç liraydı da ödemeyedi koskoca Denizlispor Kulübü…

Geçiyorum… Ne demek ‘şampiyonluğumuza engel olmak istiyorlar’?. Her problemde birilerini şampiyonluk karşıtı gösterip işin kolayına kaçmayı bir kenara bırakın… Ne çirkin bir ağız ne çirkin bir ifade ve düşünce biçimidir… Her ama her konuda aynı beyan.

21 yaşındaki bu çocuk mu koskoca Denizlispor’un şampiyon olmasını engelleyecekmiş. Ne güçlü adammış, ne büyükmüş…

Bu işte benim biraz kafam karıştı bir iki şey sormak istiyorum…
Benim bildiğim kulüp lisansı alabilmek için, ki; bu lige devam edebilmeniz için şarttır. Alacaklılarınız ile anlaşmış borçlarınızı yapılandırmış, onların muvaffakatnamelerini almış olmanız filan gerekmekte.

Ali Rıza madem sizi icraya veriyor. Aranızda bir ihtilaf var demektir. Ali Rıza’nın rızası yoksa bu durumda o lisansı nasıl aldınız?

Haydi onu geçtim. Belki o zaman anlaşmazlığınız olmayabilir. Çünkü bu konu Ekim ayı içinde sona eriyordu.

Ama transferi açtınız Ocak ayında. Ali Rıza ile anlaşmadan bunu nasıl yapabildiniz?

Benim aklıma tek bir şey geliyor. Çocuğa parasını ödeyeceğinize dair söz verdiniz, belki bir kısın ödeme yaptınız, belki evrak verdiniz bilemiyorum. Daha sonra da ödemediniz. Ya da futbolcu tüm iyi niyeti ile kulübün hem lisans almasında hem de transferini açmasında izin verdi, rıza gösterdi.

Demek ki hain filan değil yani… Ödemesi yapılmış olsa niye icra olsun ki…

Aklım karıştı. Bunu açıklanmaya muhtaç bir konudur. Her zaman şeffaf olduğunu söyleyen Denizlispor yönetiminin bunu açıklaması gerekir. Daha önemlisi insanları hedef göstermeden önce yapacakları açıklamaları sağduyu ile tekrar tekrar değerlendirmeleri lazım.

Gazeteci arkadaşlarımızın da her önlerine gelen açıklamayı yayınlama zorunlulukları olmadığını, mesleklerinin gereğinin sorgulamak olduğunu hatırlatmam lazım.

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..