REKLAMI GEÇ

ÇOCUKLAR İNANIN

10 Şubat 2015 Salı

Düşüncem o ki; bu ligde hedef ortaya koyan herhangi bir takım sezon başında Denizlispor’daki futbolcuların hemen çoğunu transfer etmek ister…

 

Bireysel kalite yüksek fakat performans şimdilik beklenenin altında… Bu ilelebet böyle sürecek değil…

 

Son maçlarda kötü goller yenildiği ortada… Bireysel hatalar olabilir… Bu kimsenin değerinden bir şey kaybetmesini sağlamaz.

 

Son maçta Gökhan ıskaladı diye o golü yemedik… Bir an önce golü bulma, öne geçme, maçı koparma isteğimizi yerine getiremediğimiz için geriye düştük. Yoksa futbol sahalarında ilk kez bir top ıskalanmıyor, son da olmayacak…

 

Maçı Gökhan’a ciro etmek sağlıklı bir yaklaşım değil… O da son maçlarda aşırı istek ve konsantrasyonunun bir ürünü olarak çok çok üzülüyor… Merak etmemeli. Hiçbir hata dünyanın sonu değil…

 

Bir de İsmail’e kızanlar var. Son dakikada sıfırdan o gol yenir mi diye… O golün bilinçle atıldığına inanmıyorum… İçeri çevrilmesi gereken bir topu kaleye gönderdi futbolcu… Binlerce kez oldu ve binlerce kez auta çıktı… Ara sıra böyle kaleye gider, olay olur… Kimse İsmail’in kellesini almaya kalkmasın. İsmail’e tavsiyem üzülmesin, inancını kaybetmesin… Bir kaleci için yenen her gol kötüdür. Skorun, kimin attığının, nasıl attığının bir önemi yoktur. Şanssızlık da işte tam böyle bir şeydir.

 

Görüyorum ki isimler tek tek ortaya atılıp,sanal dünyadan incitici ahkamlar kesiliyor… Herkes eleştirmekte haklı… Abartmakta değil…

 

Ne Veli kaldı ne Erçağ… Kazım, Hakan, Himmet, Bülent, Mustafa, Şevki herkes eleştiriliyor…

Oysa, takım bir dönüşüm yaşıyor… Her dönüşüm gibi bunu da eksilerini iliklerine kadar hissederek yaşıyor…

 

Kaleye kadar gidemeyip, şut atamayan bir takımdan üç maçta 6 gol atmış bir takıma doğru evriliyoruz… Her zaman maç kaybedilecek değil. Mutlak kazanılacak da…

 

Bizi mahkum, ezik bir futboldan kurtardıkları için bu çocukların hepsini kutlamak lazım… Emin olun içeride dışarıda olup biteni, eksiklerini, artılarını her şeyi bizden çok daha fazla görüp biliyorlar… Hem kendi  performanslarını hem de yeni oluşan ‘takım’ performanslarını yükselteceklerdir…

 

Hiçbir maç, hiçbir puan, hiçbir kupa bir insanın gülümsemesinden daha önemli değildir. Bir savaşa gidiyormuşuz gibi bakarak zaten yeterince ihanet ettik futbola… Başarının tek başına ‘kazanmak’ olduğunda buluşan haksız çoğunluk, sadakatlarının renklere değil ‘futbol’a olaması gerektiğini ne zaman anlayacak?

 

Ben bu çocuklara inanıyorum… Üzüntüden bütün gardı düşen İsmail’e de, hemen her pozisyon sonrası saçını başını yolan Emrah’a da, bizim adımıza utandıkları için elleri ile yüzlerini örten Hakan ve Gökhan’a da, yenilgiden sonra tünele doğru yürümenin çok çok ağır geldiği gözlerinden okunan Şevki’ye de, kendisi için bir şeyler istemeyi çoktan bırakmış, tribünlerde tatlı bir tebessümü arayan Bülent’e de Mustafa’ya da hepsine inanıyorum…

 

Onlar ellerini yere koyup doğruldukları zaman rakipleri tir tir titreteceklerine de…

 

Yeter ki siz kendinize inanın çocuklar…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..
 

kaan   -  Bağlantı 11 Şubat 2015, 09:30

tek soru tek cevap istiyorum
denizlispor hangi yönetimden sonra düşüşe geçti ?

Volkan   -  Bağlantı 10 Şubat 2015, 20:46

Gökhan Dinçer ve Hakan Ateş Engin İpekoğlu’ndan torpilli.Haydi sol bek yok mecburi Gökhan’ı oynatıyorsun da,sağ bekte Hakan nasıl oynar arkadaş?Genç oyuncumuz Alperen o görevi çok iyi yapmıştı o da olmadı Malikov da sağ bek oynayabilir…