REKLAMI GEÇ

Hatayspor maçı ve kupa konusu

26 Ağustos 2018 Pazar

Denizlispor, kendi evinde Hatayspor ile 0-0 berabere kaldı. Kaybedilen iki puandan ziyade ortaya konan futbol biraz endişe vermiş olabilir.

İlk iki haftada bize gösterdiği futbol ile bu hafta oynadığı futbol arasında dağlar kadar fark vardı. Aynı futbolla ligde her rakibi yenebilir. Bu futbolla ise kimseyi yenmesi mümkün değil.

 

Sezonun ilk haftalarında bazı takımlar kararlı bir şekilde iyi futbol ortaya koyarak skorlar üretebilir. Sürekli yükselen bir grafik göstermesi kulağa hoş geliyor olsa da bu ilerleyen haftalarda ciddi sorunlara yol açabilirdi. Bu tür takımların geçmişte kendini düzeltme fırsatı bulamadan, tepetaklak olduklarını sıklıkla gördük.

Benim tercihim sezonun başlarında hatalar yapan, bu hataları düzeltme olanağı bulan ve çok sonra lig ritmini yakalayan takımlar.

Denizlispor’u da böyle görüyorum. Bu maç kötü oynamış olabilir. Ritmini bulana kadar bazı işleri iyi yapamayacak zaten. İyi yapmaya başladığında da bunu istikrarla sürderecektir. Onun için ilk haftalarda ortaya konan futbolda ara sıra kazalar olabilir. Esas önemli olan lige ağırlığını koyduğu haftalarda alıp götürebilmesi…

 

Bir de bir şanssızlık ki sormayın.  Bizim lig kuralarını Başkan Mustafa Üstek çekmişti. Hacı adam. Gazişehir ve Adana Demir gibi iki güçlü takımla başladık lige. Çok daha önemlisi fikstür olarak Karabükspor’u takip ediyoruz. Adamlar genç takımla çıkıyor maçlara. Bizim rakipler bir hafta önce bu takımı devirip moral buluyor. Bu da ciddi dezavantaj.

 

Dünkü maçta eksiklerimiz vardı. Ama bu eksikler genellikle bireysel performansa dayalıydı. İyi bildiğimiz Recep’i kendi kalitesinin altında gördük. Bu tek başına takıma önemli yansır zaten.

Buna Burak Çalık’ı ve Ziya’nın yokluğunu da eklerseniz yüzde 50 demek.

Ama iyi işler de vardı. Aissati müthiş bir kalite. Abdülkadir öyle…

 

Bizim taraftar Keremcan Akyüz’ü pek beğenmiyor ama geçen sezon da yazmıştım şimdi de söylüyorum iyi oyuncu. Kaliteli top kullanır. Taraftarın beklediği kalitede oyunun üstüne çıkamıyor olmasının bence tek nedeni aklının hep geride kalması. Yıllardır o kanatta yardım almadan oynuyor. Geride bıraktığı boşluğun tedirginliği de zaman zaman hata yapmasına neden oluyor. Yaptığı iyi işleri görmek bu basit bir iki hatanın arasından her ne hikmetse bazı insanlar için zor geliyor.

 

Denizlispor yönetimi bir konuda sürekli hata yapıyor. Sürekli beyanlarında “gölcümüz yok” “golcümüz eksik” gibi sözler sarf ediyorlar. Bu durum kalitesini asla tartışmaya açmayacağım Mehmet Akyüz’e bir baskı ve haksızlık olarak dönmüyor mü…

 

Size geçen yıl ne yaptıklarını anlatmayacağım. Geçmişte ne yaptıklarını da hatırlatmak istemiyorum. Bunu zül sayarım. Sahanın içinde her adımda kalite fışkırıyor. Basit bir preste bile bilgi ve becerisini fazlasıyla gösteriyor.

Ama anlaşılmak istenmiyor ki orada yalnız kalıyor. Bu aptal ligde, bu futbol oynanmayan ligde kalabalık savunma ağının ortasına bir adamı bırakırsanız bu dünyanın en iyi golcüsü de olsa bir şey üretemez. bu adam üretiyor da. Şu geride kalan üç maçta o kalabalıklar içinden çıkıp pozisyonlar bulmayı başardı. Bazıları karşı karşıya hatta. Her şekilde gol atar, ayağı düzgün, vuruşları net. Teknik heyetin yaşadığı yalnızlığı gördüğünü biliyorum. Ama bu takım yeniden oluştu. Oyuncuların birbirine alışmaları, önde oynamayı daha kalabalık ve daha organize yapmayı öğrenecekleri süre olacak. O zaman kim durduracak bu adamı… Garip bir şekilde ligdeki 17 takımın bu adamı düşünmesi gerekirken biz düşünüyor, konuşuyoruz. Doğru değil. Zaman ve alan vermek zorundayız. Takım olarak hazır değiliz. Bana sorarsanız bu usta avcı her daim hazır. İyi bir adam iyi bir profesyonel. Boşuna kaptan olmadı herhalde…

 

Her zaman söylüyorum. Bu takımın en iyi transferi teknik direktör Osman Özköylü’dür. İsyankardır. Silik, kabullenmiş, kaderine razı bir futbolu asla tercih etmeyecektir. Etmiyor da… Zaten rakipler için kolay olan da bu. Oynayan bir takım var karşılarında. Özköylü’nün adını duyduklarında taktikleri de direkt şekilleniyor, ortaya çıkıyor. Bu adamın takımları ile kimse kafa kafaya futbol oynayamaz. Bunu iyi biliyorlar. E bizimde yıllardır özlemle beklediğimiz bu değil miydi? Arkadaşlar biz şampiyonluk bütçesi yapmadık. Geride kalan sezonlarda yaşanan ızdırapları hatırlarsanız hele bu adamı öpüp başımızın östünde taşımamız gerekir.

 

KUPA KONUSU…
Denizlispor’un kupalarının kayıp olma mevzuunu biliyorsunuz… Hoşgeldiniz o zaman… Yıllardır söylüyoruz. Bu kulüpte taşlanacak isimler yöneticilik yaptı. Bunları söyledik ama anlamadınız, dinlemediniz. Sonunda böyle şampiyonluk kupalarını da iç ettiler.

 

Gidin konuşun… Kulüp yöneticiliği yapmayı bilen ne kadar adam varsa size benim söylediklerimi benim anlattıklarımı tekrarlayacaklardır.

 

Bu kulüpten bir Ünver Cengiz geçti… Allah rahmet eylesin, toprağı bol olsun. Kulübün haklarını koruduğu, bir iğnesini bile kimseye ödünç vermediği için bazıları tarafından sevilmezdi.

Mevzuata hakim, arşivciydi. Daha önemlisi kulübün yaşayan tarihiydi. O yaşıyor ve kulüpteki görevi sürüyor olsaydı, bu kupa konusu hiç yaşanmazdı.

 

Ama geçmişte göreve gelen bazı yöneticiler ilk iş olarak kulüp personeline kafayı taktılar. Neden? Kendi adamlarını yerleştirecekler. Ne yaptıklarından kimselerin haberi olmayacak. Artık ne yapacaklarsa orasını Allah bilir.

 

Sürekli kulüp personeli değiştirmeye kalktılar. Bir iki kişi hariço insanların önemli bölümü kulüpten ayrılıp yeniden alındılar. Kulübün eski duayenlerinin izleri silindi gitti. Üç kuruşa görev yapan Ekrem Sevsay, Hasan Akçaylı ağabeylerimin çalışma ortamlarını ortadan kaldırdılar. Melih Garipler hocamız orada… Gidin sorun bunca yıl bir Denizlispor yöneticisi kapısını çalmış, ağabeylik yapmasını istemiş mi? Bir konuda fikrine görüşüne ihtiyaç duyulmuş mu? Kendi evladına bu kadar gaddar bir camia olabilir mi? Bu insanlar kulübün yaşayan tarihidir.  Biz tarihimize sahip çıkabildik mi…

 

Sakın kimse kayıp kupalar için bu yönetimi sorumlu tutmasın. O yemez. Nedenini de anlatacağım…

 

Bu kupaların dışarıda bir yerlerde çıkması bugün kulüpten götürüldüğü anlamına gelmez. Belli ki o kupalar kulüpten çıkarıldığından bu yana yıllar geçmiş. Üzerinden pek çok yönetim de geçmiş.

 

İki üç kez taşınma serüveni yaşadı Denizlispor. Eski binasında kupaların sergilendiği camekanlar vardı. Her ne olduysa taşınma sırasında yeni vitrinler yaptırılmadı, yaptıralamadı.

 

Bu yönetim de elindeki kupaların bir kısmını Haluk Ulusoy Tesisleri’nde sergiliyor. Sınırlı bir yer. Çünkü koca binanın mimarisi gereği boş ve geniş alanlar olsa da, binanın tamamının yapılmadığı için sınırlı alana pek çok şey sığdırılmaya çalışılmış. Mesela fitness salonu aslında binanın ön giriş holü içinde yer alıyor. Sergilenen kupalar da burada. Kalanı ise depoda.

 

Doğası ile kupaların depoda durduğu varsayılıyordu. Kayıp olduklarından kimsenin haberinin olmaması normal. Sürekli değişen kulüp personeli de bu durumu kavrayamazdı.

 

Peki neden dışarı çıkarıldılar…

Bu konuda çok şöy söyleniyor. Bir dönem icralarla başı dertteydi bu kulübün. Bu konuyu da Mustafa Üstek çözdü biliyorsunuz. Kulübü icraya vermek bir şey değiştirmiyordu. Memleketin tamamı icralık çünkü. Yediemine bırakılan demirbaşlar satılamıyor. Doğası ile bir avukatın haciz işlemi yapıp tesisdeki eşyaları götürmesi de ona fayda sağlamıyor.

Ama bazı avukatlar para tahsil etmenin kolay yolunu bulmuştu. Kupaları haczediyordu. Böylece maddi değerlere değil manevi değerlere saldırıyorlardı. Hemen yanıt buluyor ve paraları ödeniyordu.

Bir keresinde gözümüzün önünde kupalar müzeden alınıp icra kamyonuna bindirilmişti 12 bin lira alacak için. Sonra para ödenip kupalar kurtarıldı.

O dönemde icralardan kaçırmak için çıkarılmış olabilecekleri konuşuluyor. Amaç ne olursa olsun, göreviniz bittiğinde sorumluluğunuz da biter. Kupaları kulüpten dışarı çıkardıysanız geri getirmekle yükümlüsünüz. Göreviniz bittiğinde yeni yönetime devredersiniz. Neden yapılmadı…

 

Bu konunun ciddi bir şekilde araştırılması lazım. Zaten bu hep böyledir. Geçmişin hatalarını iyi niyetli yönetimler çeker…

Yorum Yaz

Aşağıdaki gerekli alanlara bilgilerinizi girmelisiniz. e-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

 karakter kaldı..